01.04.25 – 00:34

Wow.

Sadece… Wow. 

Uzun zamandır elime kalem alıp bir şeyler yazmıyordum. Ne yazacağımı ve nasıl bir şey ortaya çıkacağını şu an ön göremiyorum. Sonuçta bu bir günlük girdisi ve bir fikir yazısı olmalı değil mi?

Sadece düşündüğüm şeyler.

İlk yazımın çok güzel olmasını istedim. Neticede ilk girdi. İnsanları yakalamalı ve geri dönme arzusu uyandırmalı değil mi? 

Hayır. İlk yazının gereksiz bir önemi oluştu sadece kafamda. Kendimden beklentim ve başkalarına göstermek istediğim şeyler kafamda o kadar büyüdü ki, ilk yazıya gereğinden fazla anlam yükledim. Halbuki, şimdilik, burası bir halka açık günlük olacak. 

Uzun zamandır, yani baya uzun zamandır, ne bir şey yazıp çizdim; ne de bir şeyler okuyup araştırdım. Arkadaşlarıma dediğim gibi, kendimi harcadım, çarçur ettim. Kendime sevgi göstermekle kendimden nefret etme arasında çok gidip geldim ve kendime, daha doğrusu beni aşağıda tutmaya hatta yere mıhlamaya yemin etmiş alışkanlıklarıma boyun eğdim. Kendimden nefret ettim. Sevgiyi hak ettiğimi biliyorum ki hak etmek çok kuvvetli bir ifade oldu. Hak etmek. Bir çocuk neyi hak eder ve ben neyi hak ederim?

Gerçek şu ki bu gibi sorunların bir önemi yok. Ben neyim, ne oldum, kim oldum, nereye nasıl geldim? Bunların önemi var. 

Bu yazının sik gibi olacağını biliyorum ve ilk defa kendimi, sesli günlüklerimde yaptığım gibi,  bir “konuşmacı” pozisyonuna koyup, size bir şeyler anlatmakta zorlanıyorum. Sanırım bir süre size değil kendime hitap etmeye çalışacağım. Ama şunu söylemeliyim:

Hayatımın bir noktasında pes ettim. Artık mutlu olamayacağımı düşündüğümden veya geç olduğunu düşündüğümden değil. Kendime güvenim kalmadığı için. Hayatımda bir değer görmediğim için. Sahi ben ne yapıyorum bu hayatımda? Hayatımda. Bu bile gülünç geliyor. Yaşadığımı bile zar zor hissediyorum yeri geldiğinde ve günler hiç bitmeyen, ve geceler hiç dinlendirmeyen… Aynı aynı aynı ve uzak bana. Kendimden uzak. Kendime uzak. Hayatım, nefesime uzak. Ağda içinde yürümeye çalışan bir böcek gibi hissediyorum bazen kendimi ve giderek ışığımın söndüğünü görüyorum. Kendime bakamıyorum bazen ne hale geldim diye. Ne hale geldim diye. Ne hale geldim diye. Kendimi sevmem bu kadar zaman almışken her geçen gün ipin ucunun biraz daha kopmasına izin vererek, hep düşe kalka aynı yerlere gelerek ve sözlerimi tutmayarak kendine yabancılaşmak. Ve öz denen şeyin ne olduğunu bilmemek. Ve kendimi abartmak. Ve her akşam eve döndüğümde metalin soğunun ve yakıclığının hayalini kurmak. Ve hiç bir lezzetten keyif alamamak.

Just do it hal bu ki değil mi? İnsanlara ulaş, yardım iste, kendine bir çıkış yarat ve sonra başardım hayatta kaldım diye bağır tekrar aynı 2 sene önce yaptığın gibi. Hayattayım orospu çocukları beni öldüremediniz. Beni öldüremediniz. Ben ölmedim. Nefes alıyorum. Yaşıyorum. Yaşıyorum. 

Yaşıyorum.

Ve yaşamaya devam edeceğim. Ve bu sefer kendime inat. Kendime, “weakling”e inat yaşamaya ve yükselmeye ve inşaya devam edeceğim. Kırılıp yok olmak isterken kendimi yok etmek isterken var olmaya ve ilerlemeye devam edeceğim. Çünkü ben var olmayı hak ediyorum. Ve yaşamayı hak ediyorum. Kendimle dalga geçebilmeyi ve kendime gülebilmeyi ve kendime şefkat gösterebilmeyi hak ediyorum. Bildiğin yanlışları yapma. Doğrusunu bildiğin yanlışları yapma. Hayatta bunu tekrar ettim kendime. Her tekrar ettiğimde de tekrar kafa göz yanlış yaptım. Bilerek ve isteyerek ve bahane uydurarak. Kendime “izin vererek”. Ama her defasında da kendimden iğrenerek. 

Sanki sürekli ilerliyormuşum da bir yere varamıyormuşum gibi boğucu bir his… Kendi nefesimde hissetliğim zayıflık ve yalanlar, başkalarına değil kendime söylediğim yalanlar. Kendime bile isteye tekrar tekrar yaşattığım acılar. Kontrollü azap, bilinen cehennem. Ve arada kalmış ne olduğunu anlamayan bir bilinç. Kendini kontrol edemeyen, etmeyen bir vatandaş. Yapmamanın acısını yapmanın acısına tercih eden bir korkak.

Kendimi daha fazla gömmeden bitirmek istiyorum ve şununla bitirmek istiyorum. 

Hayatımın nereye gittiğine dair bir fikrim yok tek bildiğim nereye çekersem oraya ilerleyecek. Ve son 7 yılın, son 7 yılda çarçur ettiğim vaktin acısını üzerimde sürekli taşıyacağım. Ne olarak kullanacağım ise bana kalmış.

https://open.spotify.com/embed/track/7GtuACePKV9woId52v42Mv?utm_source=generator&theme=0

Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *